Gezilecek Yerler

Ilgazın tarihi: Ilgaz, geçmişte doğu ve batı medeniyetlerinin kaynaştığı ve farklı kültürlerin bir araya geldiği önemli bir coğrafyadır. İlçemizin kuruluşuna ilişkin M.Ö. 2000 yılına ait olduğu tahmin edilen Arkhaik, Helenistik ve Roma çağına dayanan yüzeysel buluntular elde edilmiş olmasına rağmen kesin yerleşim tarihi bu buluntulara bakılarak belirlenememiştir.

En eski yerleşimin Cendere Köyü ile Devrez Çayı’nın İnköy ile birleştiği yer arasında bulunduğu ve Roma-Bizans dönemine kadar indiği tahmin edilmekte ve buluntulara dayanılarak ileri sürülmektedir.

Ilgaz’ın ilk yerlileri yörede şehir devletleri kuran ve Hattiler olarak da bilinen Proto-Hititler’dir.  M.Ö. 1300’lü yıllarda Orta Asya menşeili Hititler Mezopotamya veya Doğu Anadolu üzerinden iç, orta ve kuzey Anadolu’ya gelerek kendilerinden önce gelen Proto-Hititler’in üstünlüğüne son vermişlerdir. Zamanla Proto-Hititler’i kendi bünyelerinde eriten Hititler; Anadolu’da üstün bir medeniyet ve egemenlik kurmuşlarsa da M.Ö. 1200’lü yıllada Dor istilasına uğramışlardır.

M.Ö. 1200’lü yıllardan M.Ö. 700’lü yıllara kadar devam eden 500 yıllık sürede Ilgaz ile ilgili kesin bilgiler elde edilememiştir. Bu dönemde Kafkas bölgesinden gelen Kimmerler Ilgaz yöresini istila etmişlerse de M.Ö. 584’de batıdan gelen Lidyalılar tarafından Kimmer üstünlüğüne son verilmiştir. Lidyalılar, egemenlikleri döneminde sürekli olarak doğuda Medlerle savaşmışlar ve Kızılırmak Nehri her iki kavim arasında sınır olarak kalmıştır.

M.Ö. 546’da Ilgaz ve çevresinin tamamı Perslerin egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 330’lu yıllarda bölgeyi ele geçirmesiyle beraber Ilgaz ilçesinin tarihi de açıklık kazanmaya başlamıştır. M.Ö. 302 ve takip eden yıllarda Ilgaz ilçe sınırları içinde bulunan Kimiate şehri; başkent olarak önemli bir kent unvanını kazanmıştır. Y. Kiper ve Leonhard, Kimiate’nin yerini İnköy’de bulunan tepe olarak kabul ederken, buranın Cendere ile Kurmalar köyleri arasında olduğunu ileri süren arkeologlar da vardır.

Hitit, Frig ve Roma dönemlerine ait buluntular ise Salman Höyük ile Cendere Köyü höyüklerinden elde edilmiştir. Bu alanda 1979 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yaptırılan araştırmada yazıtlar, keramik ve porselen buluntuları elde edilmiştir. Ayrıca Kurmalar Köyü Demirciler yaylasında antik kentlerin çarşılarını oluşturan, halkını kötü hava şartlarından koruyan ve her türlü sosyal etkinlikleri gerçekleştiren Stoa tarzı binalara ait yazıtlar elde edilmiştir. Bu eserler yerleşimin 900 ile 1000 yıllık bir geçmişi olduğunu kanıtlamaktadır.

M.Ö. 189-185’te Pontus Kralı Pharnakes bölgede üstünlük sağlar. M.Ö. 180 yılında Çankırı prensi Morzeos Ilgaz’ı ele geçirir. M.Ö. 88-64 yıllarında 24 yıl süreli Mithridates savaşları yapılırsa da M.Ö. 120-64 yılları arasında Mithridates soyu bölgedeki nüfuzlu üstünlüklerini devam ettirir. Strabon’a göre Kimiate, Mithridates Avpator döneminde oldukça önemli bir kent olma özelliğini sürdürmüştür.

M.Ö. 67-63 yılları arasında zayıflayan Mithridates soyunun toprakları Romalıların eline geçer. Romalı Konsül Pompeius, Roma Senatosu’ndan kendi adını taşıyan bir yasa çıkarır ve bu yasa ile Bithnia-Pontus eyaletlerini kurar. Pontus ve Paphlagonia’yı kendi iç işlerinde serbest bırakır. Çankırı (Gangra) krallık ve prenslik olarak eski Çankırı Prensi Plaimenes tarafından M.Ö. 64 de Altalos’a verilir. Ilgaz o zamandan günümüze kadar sürekli Çankırı’ya bağlanır. Ilgaz yöresinde oturan halkın o dönemlerde Roma, Bodrum ve Amasya yöresinden geldiği bazı bilimsel eserlerde kaydedilmektedir. M.Ö. 3. yüzyıla ait Gökçay, Devrez vadileri ve Cendere köylerinde bazı buluntular elde edilmiştir.

Roma ve Bizans dönemine ait çeşitli eserlerin elde edildiği Ilgaz ilçesi ve yöresi 1071 yılından sonra Anadolu’ya akınlar halinde gelen Türk boylarının yönetimine girmiş, Türk boyları bölgede parça parça yerleşmeye başlamışlardır. 1132 yılında Danişment Gazi’nin kurduğu beyliğin sınırları içine alınan Ilgaz daha sonraları Trabzon’u başkent yapan Pontus Rum İmparatorluğu’nun kısa bir süre egemenliği altında yaşamıştır.

1213 yılında Selçuklu hükümdarı İzzettin Keykavus Ilgaz’ı imparatorluğun sınırları içine katar ve Candaroğulları beyliği yörede üstünlük sağlar. Çoban Hüsamettin döneminden sonra bir müddet bağımsız halde kalan Ilgaz bölgesi Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine katılır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1854 yılında Ilgaz’dan Koçhisar veya Koçhisar-ı Bala olarak bahsedilir. Bu yıllarda ilçe merkezi Bucura Köyü’dür. Daha sonraları Belören’e nakledilir. 1922 yılında Ilgaz adını alan ilçe bir ara Kastamonu’ya bağlanır. 1929 yılından sonra tekrar Çankırı’ya bağlanarak, Çankırı’nın bir ilçesi olur.

İlçemizin Adı Nereden Geliyor

Bugünkü adını Ilgaz Dağları’ndan alan ilçe Antik Çağ’da Climata daha sonraları Kimistene olarak bilinen bir yerleşim merkezi içinde iken Anadolu’nun Türkleşmesi ile birlikte ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde Koçhisar-ı Bala olarak adlandırılmıştır.

Ilgaz’a ait Osmanlı kayıtları 1854 yıllarına rastlar. İlçe adı salnamelerde Koçhisar veya Koçhisar-ı Bala olarak kaydedilir. Bu yıllarda ilçe merkezi Bucura Köyüdür. Bucura Köyünün büyük bir yangın geçirmesi sonucu ilçe merkezi Belören bucağına nakledilir. 19. yy ikinci yarısında Çankırı’ya bağlı olan ilçe daha sonraları Kastamonu’ya bağlanmıştır. Osmanlı yerel yönetiminde Çankırı’ya bağlı bir kadılık ve 1284 H. teşkilatı ile Mecidiye adını alarak ilçe olmuş, 1922 yılında Ilgaz adını almış ve 1929 yılında Çankırı’ya bağlanmıştır.

Kurtuluş Savaşı Yıllarında Ilgaz

İnebolu’dan Ankara’ya cephane taşınan yolun üzerinde bulunan Ilgaz 1920’lerde bir nahiye merkeziydi. Cephane naklinde Çerkeş, Kurşunlu, Ilgaz, Kastamonu ve İnebolu birlikte çalışmışlar ve görevlerini birlikte başarmışlardır. Her yörede olduğu gibi Ilgaz’da da tüm fedakarlıkları fazlasıyla yaparak canla başla çalışan kahramanlar çıkmış; daima minnet, hürmet ve rahmetle anılmışlardır.

İşte bunlardan birkaçı:

HANCI HALİL AĞA: Kurtuluş Savaşı döneminde Kale Hanı’nın sahibi olan Hancı Halil Ağa, Ilgaz’ın Kale Köyü’ndendir. Çanakkale Savaşı’na iştirak etmiş, İstiklal Savaşı’nın başlaması ile Kuvâ-yi Milliye saflarında yer almış, Türk Ordusu’na maddi manevi yardımlarda bulunarak üstün hizmetler vermiş bir Ilgazlı kahramandır. İstiklal Madalyası sahibi olan Halil Ağa’yı o dönemde İnebolu-Ankara yolunu katedip de tanımayan, onun hanında ağırlamadığı kimse hemen hemen yok gibidir.

EKSİKLİ SALİH: Ilgaz’ın Eksik Köyü’nden olan Eksikli Salih, Pontus eşkıyasının bölgedeki hareketlerini onların içine girerek yakından izlemiş ve o dönemde Ilgaz’daki cephaneliğin Pontus eşkıyası tarafından havaya uçurulacağı bilgisini haber alıp, bunu yetkililere bildirerek Türk Ordusu’nun maddi kayba uğramasını engellemiştir. İstiklal Savaşı’nın çeşitli cephelerinde çarpışmış, üsteğmenlik rütbesine kadar yükselmiş ve İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir.

ŞAKİR AĞA: Kıyısın Köyü’nden olan Şakir Ağa Atatürk’ün takdirlerini kazanmış ve Kurtuluş Savaşı sırasında cephane naklinde gösterdiği başarısından dolayı kendisine gümüş işlemeli bir mavzer (tüfek) hediye edilmiştir.

ARİF SAĞLAM: Kuyupınar Köyü’nden Arif Sağlam Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarına katılmış 1 Teşrinisani 1338 (1 Kasım 1922) tarihli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir.

YANIĞIN EMİNE (ÜMMÜHAN NİNE): Türk erkeği cephede savaşırken Türk kadını durur mu hiç? Yüzlerce, binlerce olan kadın kahramanlarımızdan biri olan Ümmihan Nine Kıyısın köyündendir. Adsız kahraman analarımızın bir simgesi olan Ümmihan Nine, Türk Kurtuluş Savaşı’na adını vermiş kahraman Türk kadınını temsil etmektedir. Ankara Ulus’ta Atatürk heykeli etrafında bulunan heykellerden birisi de savaşta cepheye mermi taşıyan kadın heykelidir. Ümmihan Nine işte bu heykelin temsil ettiği Türk kadınının çalışkanlık ve başarısını, ölmezliğini Ilgaz’da temsil edenlerden bir tanesidir. Kurtuluş Savaşı yıllarında cepheye mermi taşıyan Ilgazlı Türk anasıdır.

İndağı Mağaraları ve Kaya Mezarları

Devrez Çayı kıyısında, Ilgaz’a 5 km uzaklıkta Çankırı karayolu üzerinde ve İnköy’ün güneyinde yer almaktadır. İndağı Mağaralarında Hellenistik döneme ait beş katlı kaya mezarları vardır. İlk kattaki odalardan birisi kemerli kapı ve tonozlu girişe sahiptir. Duvarları nişlidir. İkinci kat odaları dörtgen biçimli ağaç mimari özelliğini gösteren taş kirişe sahiptir. Tavanlar içten kubbeli üçüncü oda pencereli ve odalar birbirine geçmelidir. Üçüncü katta dörtgen oval planlı sekiz oda vardır.

 

Kurmalar Köyü Antik Yerleşim Alanı (Kimiatene Antik Kenti)

Ilgaz ilçe merkezine 15 km uzaklıkta ve ilçenin kuzey doğusundadır. Demirciler Yaylası’nda Hellenistik Çağ’a ait yazılar ve seramik parçaları bulunmuştur. Cendere Köyüne 10 km uzaklıkta antik bir adadır.

Kurmalar köyünün batısında, Sekü Mevkii olarak adlandırılan yakın bir tepe üzerinde bulunan eski yerleşim alanında yoğun bir şekilde çanak çömlek parçalarına ve kaçak kazı çukurlarına rastlanılmaktadır. Bulunan çanak çömlek parçaları, Demir Çağı, Helenistik ve Roma dönemine ait bir yerleşim alanı olduğunu ortaya koymaktadır. Kapladığı alan 17 hektardır. Kurmalarda bulunan M.S. 3. yüzyıla ait bir kitabeden buranın antik kaynaklarda adı geçen Kimiatene Antik Kenti olduğu ileri sürülmektedir.

Ilgaz Tümülüsleri

Bölüktepe ismiyle anılan tümülüs oldukça geniş bir alana yayılan höyük üzerinde yer almaktadır. Tahrip edilmiş olan tümülüsün yüksekliği yaklaşık olarak 6-8 metre, genişliği ise 15 metredir. Çevrede kültür toprağı üzerinde küçük parçalar halinde seramik parçaları vardır.


İlçemizin kuzeyinde, Danişment Köyü’nün güney batısında, Danişment ve Seki Köyleri arasında yer alan köy yolunun kuzeyinde ve güneyinde; yolun her iki tarafına yayılmış arkeolojik yerleşim alanı ve bu alanın güneyinde kalan bölümünde de bir Tümülüs yer almaktadır. Tümülüs kaçak kazılarla tahrip olmuş durumdadır. Tümülüs etrafında Roma Dönemine ait bol miktarda seramik ve çatı kiremidi parçalarına rastlanılmıştır.

Salman Höyük

Cendere Köyü sınırları içinde olup, Bakır Çağı’na ait çanak çömlek bulunmuştur. Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılar bulunmuştur. Cendere Köyü ilçe merkezinin doğusunda ve Çankırı-Kastamonu yolunun batısına düşmektedir. Höyüğün yüksekliği 30 m ve tepesindeki hafif düzlüğün boyu 60 m dir.


Cendere Köyü Tümülüsleri

Köy arazisi içinde bulunan tümülüsler kazılmış, mezar odası ve lahit ortaya çıkarılmıştır. Roma sonu/Bizans başı dönemlere ait olduğu tahmin olunan mezar odaları 270×190 boyunda, 185x80x5 ebadındadır. Ölü yatağı bulunan mezar odası tonozlu mimari özelliği taşır, üstü yassı taşla kapatılmış odada bir lahit vardır.

Tarihi Ilgaz Hamamı

Ilgaz ilçe merkezinde bulunmakta olup, Belediye Hamamı adı altında Belediyemizce işletilmektedir. Osmanlı Devleti’nin son devrinde 19. yy. sonlarında yapıldığı söylenen hamam; haç planlı, dört eyvanlı, dört halvetlidir. Halvetlerin dördü de kubbe ile örtülüdür. Üzeri kubbeli sıcaklık mekânının ortasında bir göbek taşı bulunmaktadır. Sıcaklık mekanının duvarları eyvanlarda silme kotuna kadar, halvet giriş kapılarının yanlarında üzengi kotuna kadar mermer kaplı olup, soyunmalık mekânı iki kat betonarme olarak yapılmıştır. Ilıklığın üzerinde altı adet fil gözü bulunmaktadır. Hamamın dış yüzeyi betonarmedir. Hamamımız 2021 yılında Belediyemizin projesiyle yenilenmiş ve restore edilmiştir.

Kuru Körpü

Ilgaz-Kurşunlu arasında bulunan Eski Ahır Köyü’ndedir. IV. Murat zamanında yapılan bu köprü köyün karşısında yer alır.

Pazar Çayı

Bozan deresinin aşağı kısımlarına bu ad verilir. Aşağıdere ve Yazı Köylerinde tarihi kalıntılar vardır.

Kayı Köyü Camii

Hicri 719 (Miladi 1300) yılında Selçuklularca yapılan tarihi Kayı Köyü camii ilçemize bağlı Kayı Köyü’ndedir. Kayı Köyü ve çevre köylerinin (Güney, Aşıklar, Kırışlar, İkikavak) halkı caminin bir gecede yapıldığına inanırlar.

Kayı ve civar köylerde yaşayan halk yakın zamana kadar: “Kayının camisi çarpsın ki…” diyerek yemin ederlermiş. Çevre köylerin erkekleri ise Cuma namazı için mutlaka Kayı Köyü’ne giderlermiş.

Cami hakkında birkaç efsane vardır. En yaygın olanı şöyledir:
Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.): “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur!” diyerek İstanbul’un fethini vasiyet edince Arap hükümdarları her yıl İstanbul’a bilgi toplamak için eleman gönderirlermiş. Bu kişiler genellikle dervişlerden olurmuş. Aylar süren yolculuklarında Ilgaz güzergâhını kullanırlarmış.

Bu amaçla bilgi toplamak göreviyle İstanbul’a giden Şeyh Muharrem ve Şeyh Mahmut isimli iki derviş Kayı Köyü’ne uğramış. Kayı köyü o zamanlar Oğuz Türklerinin Kayı boyundan göç eden Türklerin oturduğu beş altı haneli küçük bir köymüş ve camisi yokmuş.

Dervişler köylülere niçin camilerinin olmadığını sorunca, köylüler: “Beş altı haneyiz. Şu sıralar camiye ihtiyaç az, imkanımız da yok.” demişler.

Dervişler ne olursa olsun Müslüman bir köyde cami olması gerektiğini söyleyince köylüler yakında yaparız diyerek dervişleri uğurlamışlar. Ama yine yapmamışlar.

Dervişler caminin durumunu takip için İstanbul yolu dönüşü köye uğramışlar. Caminin yapılmadığını görünce köylüleri ikna etmeye çalışmışlar. Köylüler yakında başlarız diyerek dervişlerin gitmesini beklemişler.

Durumu anlayan dervişler topladıkları bilgileri memleketlerine arkadaşları ile göndererek köyde kalmışlar. Ancak bütün çabalarına rağmen köylüyü cami yapımına ikna edememişler.

Köy halkı bir gün sabaha karşı gün doğarken Ilgaz Dağları’ndan gelen kağnı gıcırtıları ile uyanmışlar. Pencerelerinden bakınca gördükleri manzara karşısında şaşırmışlar. Şeyh Muharrem ile Şeyh Mahmut kağnı arabalarına geyikleri koş

muş tomruk ve taş çektiriyorlarmış. (İsimler değişik olmakla birlikte Yerkuyu Tekkesi ve caminin de yapımında geyiklerin kereste çektiği efsanesi vardır.) Dervişler iki kişi çalışarak ve köylülerden yardım istemeden camiyi bitirmişler.

Köylü olaylar karşısında dervişlerden utanarak onları memleketlerine göndermemişler. Halen Şeyh Muharrem’in mezarı caminin yanındaki türbededir. Şeyh Mahmut ise köylüye kızdığından mezarının Kayı Köyü’nde bulunmamasını vasiyet etmiştir. Atkaracalar’daki türbeye gömülmüştür. Kayı Köyü’nün girişindeki türbede ise Şeyh Davut’un oğlu ve kızının mezarları bulunmaktadır.

 

 

 

 

Ilgaz Dağı Milli Parkı

Bostan Köyü mevkiinde bulunan Ilgaz Dağı Milli Parkı, şehir merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Ulaşım, Çankırı- Kastamonu Yolu ve D-765 üzerinden sağlanabilir. İlçe merkezinden kalkan otobüs ve dolmuşlar ile ulaşım sağlamak da mümkündür.

Bölgede kış turizminde öne çıkan Ilgaz Dağı Kayak Merkezi’nin de bulunduğu Ilgaz Dağı Milli Parkı, zengin bitki örtüsü ve doğal hayatı ile, muhteşem doğa manzaraları sunan bir parktır. Ağaçlarla çevrili doğal bir ortamda, huzurun ve sakinliğin adresi olan bu doğal terapi merkezinde; ayrıca çok çeşitli kuş ve hayvan türleri de yaşamaktadır.

Parkın içerisinde, ziyaretçiler için konaklama tesisi, kayak pistleri, teleski ve telesiyej gibi olanaklar, kamp alanı, doğa yürüyüşü parkuru, foto safari, kuş gözlemciliği, dağcılık, bisiklet turları, botanik gezileri ve piknik gibi olanaklar mevcuttur. Çevrede, ziyaretçiler için alabalık tesisleri de bulunmaktadır.

 

 

 

Kırkpınar Yaylası

Ilgaz’da Eksik mevkiinde bulunan Kırkpınar Yaylası, şehir merkezine 30 km uzaklıktadır. Ulaşım, Çankırı- Kastamonu Yolu ve D-765 Karayolu üzerinden sağlanmaktadır.

Çevresinde bulunan onlarca farklı pınar nedeniyle Kırkpınar ismini alan yayla, etkileyici doğa manzaraları, bol oksijenli doğası, gölü ve buz gibi suyu ile muhteşem bir atmosfere sahiptir. Tam ortasında oldukça büyük bir göl bulunan Kırkpınar Yaylası, ayrıca Emir Gazi Tepesi’nin manzaraları ile de oldukça etkileyicidir.

Doğa yürüyüşleri, kamp, piknik, dağcılık, gölde yüzme, gölde balık tutma gibi doğa içinde çok çeşitli aktivite seçenekleri sunan Kırkpınar Yaylası, çilek ve çam ağaçlarıyla buluşan dağ havası ile gün boyunca sakin ve huzurlu vakit geçirebileceğiniz bir yerdir. Yaylada, ayrıca çok çeşitli hayvan ve kuş türleri de görülebilir.

Kırkpınar Yaylası’na gidildiğinde, yakınlardaki Yapraklı Büyük Yayla ve Tuz Mağarası da ziyaret edilebilir.

Yaylada, ziyaretçiler için bir konaklama tesisi, restoran ya da kafe mevcut değildir. Ancak, ziyaretçiler istedikleri yere çadır kurarak kamp yapabilir. Burada, çeşmeler ve tuvalet mevcuttur.

Kırkpınar Yaylası, haftanın her günü ziyarete açıktır ve giriş için herhangi bir ücret talep edilmemektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Osman Gölü Yaylası

Çatak Köyü’nde bulunan Osman Gölü Yaylası, ilçe merkezine 25 km uzaklıktadır. Ulaşım, Çatak Köyü Yolu üzerinden sağlanmaktadır.

Bir orman yolu üzerinden ulaşım sağlayabileceğiniz Osman Gölü Yaylası, adını ortasında bulunan Osman Gölü’nden almaktadır. Yaylacılık ve hayvan otlatma için kullanılan bu yayla, etrafı kaplayan ağaçları ve bol oksijenli doğası ile de oldukça huzurlu bir atmosfere sahiptir.

Muhteşem doğa manzaralarının dışında; doğa yürüyüşleri, dağcılık, kamp, piknik, doğa fotoğrafçılığı, kuş gözlemciliği ve balık tutma gibi olanaklar da mevcuttur. Kuş sesleri eşliğinde yeşilin her tonunu bulabileceğiniz Osman Gölü Yaylası, her mevsim ziyarete uygundur.

Yaylada, ziyaretçiler için konaklama ve restoran, kafe gibi seçenekler mevcut değildir. Ancak, çadır kurarak ücretsiz olarak kamp yapılabilir.

Osman Gölü Yaylası’na giriş için herhangi bir ücret talep edilmemektedir.

 

 

 

 

 

 

 

Yıldız Tepe Tabiat Parkı

Ilgaz’da Saraycık mevkiinde bulunan Kadınçayırı Tabiat Parkı, şehir merkezine 20 km uzaklıktadır. Ulaşım, Çankırı- Kastamonu Yolu ve D-765 Karayolu üzerinden sağlanmaktadır.

Toplamda 422 hektarlık bir alan üzerine kurulu olan Kadınçayırı Tabiat Parkı; doğa yürüyüşü, piknik, zipline, kamp ve sportif faaliyetler için tercih edebileceğiniz bir parktır.

Parkta; ziyaretçiler için kamp alanı, kır kahvesi, piknik masaları, seyir terası, oyun alanları, bungalov evler, köprü ve çeşmeler de mevcuttur. Ziyaretçiler için ücretli olarak Zipline olanağı da sunulmaktadır.